İl Müdürlüklerinde görev yapan Ziraat Teknisyen/Teknikerlerinin 12.02.2009 tarih ve 27139 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" hükümleri gereğince reçete yazacak kişiler için verilen eğitimlere katılıp yapılan sınavda başarılı olarak "Bitki Koruma Ürünü Reçete Yazma Yetki Belgesi" aldıkları, Danıştay'a açılan bir dava neticesinde tekniker ve teknisyenlerin reçete yazma yetkisi veren maddelerin yürütmesinin durdurulması nedeniyle İl Müdürlüklerince belgelerinin geri istendiği, ancak belgelerini teslim etmedikleri, Danıştay'a açılan davalar neticesinde yukarıda belirtilen Yönetmelik çerçevesinde belge alan teknisyen ve teknikerlerin davayı kazandıkları ve bu nedenle kendi belgelerinin de geçerli olduğu yönünde İl Müdürlüğüne yazılı müracaatta bulundukları belirtilmiştir. İl Müdürlüğünün de bu konuda Bakanlık görüşü talep etmesi nedeniyle konu hakkında Hukuk Müşavirliğinden görüş istenmiş olup, alınan 15.06.2017 tarih ve 13805938-8206 sayılı yazılı görüşte "12.06.2009 tarihli Yönetmeliğin reçete yazma yetkisini düzenleyen ilgili hükümlerinin iptali istemiyle TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan davada, Danıştay 10. Dairesinde açılan davada verilen Y. Durdurma isteminin reddi kararı üzerine, kararı itirazen inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, 01.07.2010 tarih 2010-585 K.Nolu kararla, Yönetmeliğin 9-g maddesi ile 10.m-2 fıkrasının yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği ancak daha önceki mevzuata göre alınmış belgelerin geçerli olacağına ve bu kişilerin yetkilerinin devam ettiğine dair geçici 1. Maddesi ile ilgili herhangi bir karar verilmediği, bu hususun yukarıda dile getirilen yargı kararlarıyla iptal gerekçesi olarak özellikle vurgulanmadığı belirlenmiş olup tüm bu anlatılanlar dikkate alındığında yürütmenin durdurulması kararı verilen 12.06.2009 tarihli Yönetmelik'ten önceki mevzuata göre alınan Bitki Koruma Ürünleri Reçete Yazma Yetki Belgelerinin geri istenilmesi ve iptali şeklindeki mevcut uygulamaya son verilmesi gerektiği, aksi halde açılacak davaların bahsi geçen Danıştay kararları karşısında aleyhimize neticelenmesinin kuvvetle muhtemel olduğu ve gereksiz maddi külfetlere muhatap olunacağı düşünülmektedir." şeklinde ifade edilmektedir. Uygulamanın yukarıda belirtilmiş olan Hukuk Müşavirliği görüşü doğrultusunda yapılmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.